Kalpte yağlanma iki farklı şekilde meydana gelir. Bunlardan ilki; kalp adalesi içinde yağlanma durumu, diğeri ise kalp adalesinin kendisinin yağlanmasıdır. Kalpte yağlanma farklı şekillerde meydana gelir. Genellikle, aşırı şekilde gıda almak buna neden olabilir. Tüketilen yiyeceklerden sonra yakılamayan yağlar, vücudun bazı bölgelerine yerleşir ve bunlardan biri de kalptir. Kalp yağlanması belirtileri genellikle çarpıntı ve nefes darlığı olarak görülür. Bunun dışında başka belirtileri olduğunu da söyleyebiliriz. Kalpte yağlanma meydana geldiğinin en açık göstergeleri başında nefes darlığı ve çarpıntı gelir. Kalbin normal işleyen atış ritminde yavaşlama görülür ve vücudun çeşitli kısımlarında su birikmesi meydana gelir. Diğer bir yandan mide bulantısı, gözlerde kararma ve baş dönmesi de kalp yağlanması belirtilerindendir.

Kalp yağlanmasının tedavisi fazla kilolu kişilerde zayıflama ile yakından ilgilidir. Bu nedenle böyle bir sorunla karşılaşan bir hastanın bir an önce diyete girmesi ve fazla kilolarını vermesi gerekir. Bunun yanında çeşitli zayıflama kürleri kullanılabilir ve zayıflama süreci hızlandırılabilir. Ancak tedavi aşamasında öncelikle bir doktora görünmek ve doktorun verdiği tavsiyeler doğrultusunda tedaviye devam etmek önemlidir. Sorun kalpte olduğu için doktordan habersiz gelişigüzel hareket etmek yanlıştır ve ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Ülkemizde yaklaşık iki milyon sekiz yüz bin kişi kalp hastalıklarıyla mücadele etmektedir. Her yıl 250 bin kişi kalp damar hastalıklarına yakalanıyor, bu hastalardan 160 bini hayatını kaybediyor. Orta ve ileri yaşlarda kalp damar hastalıkları, daha çok görülür. En çok kalp krizi olarak karşılaşılan kalp hastalıkları arasında kalp yağlanması sorunu bulunuyor. Yağlanma kontrol altına alınmadığında, damarlardaki sorun sinsice devam ederek yaşamı tehdit etmektedir.

Damar içerisinde büyüyen plakalar zamanla kanın damar içindeki normal akışını engelleyecek duruma gelir, bazen de çatlayıp koparak kalp krizine yol açarlar. Halk arasında damar tıkanıklığı veya damar kireçlenmesi olarak bilinen bu durum bazı damarlarda daha sık görülür. Kalp damarları, böbrek damarı, göz damarları, boyundaki şah damarı ve beyin damarları kireçlenmenin sık görüldüğü yerlerdir. Buna karşılık nedeni bilinmiyor olsa da göğüs içinde bulunan meme damarında kireçlenme olmaz. Bundan dolayı bu damarlar tıkanmadığı için bypass ameliyatlarında köprü yapmak için kullanılır. Bu hastalık sessiz bir şekilde ve çok erken yaşlarda, çocukluk yıllarında başlar ve uzun bir süreçte gelişir. Damar kireçlenmesinin meydana gelmesinde, LDL dediğimiz zararlı kolesterol ve LPA dediğimiz genlerimizle aktarılan kolesterolün etkisi çok büyüktür. Zaman içinde damar yüzünü kaplayan hücrelerin arasından içeri sızarak damarın iç yüzünde yağlı çizgiler ve plakaların oluşmasına neden olur. Sigara içenlerde ve diyabet hastalarında erken yaşlarda darlık oluşma ihtimali daha yüksektir; bu kişilerde damarda oluşan yağlanma zamanla artar. Damarlarda plak oluşan hastalarda bu plakların üzerini kaplayan koruyucu fonksiyonu olan fibröz kapsülün çatlaması veya yırtılması kalp krizi dediğimiz olayla sonuçlanır.